Bu Eğitim programda; bağlama enstrümanını, bağlama düzeninde, temel düzeyde, genel müzik teori ve tekniklerine uygun olarak çalabilme bilgi ve becerisi kazandırılması hedeflenmiştir.

Konu Başlıkları: Müziğin temel öğeleri, bağlama düzeninde hüseyni (kerem) dizisi, bağlama düzeninde 2, 3, 5, 7, 8, 9 zamanlı ritim kalıpları, bağlama düzeninde rast ve sabâ (derbeder ve kalenderi dizisi), bağlama düzeninde kürdi ve hicaz (garip) dizisi, bağlama düzenine uygun halk müziği repertuarı.

İstihdam Alanları: Bu programda eğitim alanlar müzik alanında kendilerini geliştirmelerinin yanı sıra, müzik sektöründe yeterlilikleri oranında çalışma imkânı bulabilirler..

Türklerin en yaygın sazı olan bağlamanın kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte kaynağının Orta Asya olduğu söylenir. Bağlama Türk Halk müziği tezeneli sazlar ailesinin bir üyesidir. Saz müzik aletlerinin genel bir adıdır. Örneğin, yaylı sazlar denildiğinde; keman, viyola vb. aletler, vurmalı sazlar denildiğinde; davul, bendir vb. aletler anlatılmak istenir.

Türkiye’de yörelere göre değişik isimlerle adlandırılsa da son yıllarda kullanılan en yaygı ismi bağlamadır.

Uluslararası çalgı sınıflandırmasında bağlama “uzun lutlar” sınıfına girer. İngilizcedeki “luth” sözü, Arapça “el-ud”dan gelir.  Bu sözün Endülüs külrürü ile Avrupa müzik terminolojisine geçtiği söylenebilir.

Bağlama benzeri çalgıların  Anadolu’da görülen ilk örnekleri, M.Ö. 1680-1375 tarihlerinde Hitit dönemidir.  G. Antep’te bulunan kabartma taşlarda benzer çalgı resimlerine rastlanmıştır. Bizans döneminde bulunan mozaiklerde de bağlama benzeri çalgılara rastlanması, Anadolu’da Türklerden önce bu tip çalgıların kullanıldığı izlenimi verir. Kırgız Türklerinin yerleşim alanı Hakas bölgesinde bağlama benzeri örnekler bulunmuştur. Bu örnekler iki tellidir ve perdeleri yoktur. Günümüzde hala kullanılan iki telli (dutar) Asyada yaygındır. Asyada tel sayısı ikiden fazla olanlara tanbura ya da dombra denir. Gürcüler ise böyle sazlara pandura
Adını vermişlerdir.

Uzun saplı, tezeneli, “lut “ gibi sazların Balkanlardan, Gürcistan’a, Azerbaycan’a, Ermenistan’a ve Asyaya kadar geniş bir coğrafyada kullanıldığı görülür. Müzikolojik olarak bu yaygınlığın kaynağında Selçuklu ve sonrasında OsmanlıTürkleri’nin Asya müzik kültürlerini yaşadıkları bölgelere getirdikleri söylenebilir. Dede Korkut Hikayeleri’nde ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bağlamanın atası olduğu düşünülen kopuz adı geçmektedir.

Bağlama adının, nereden geldiği ve nasıl hafızalara yerleştiği araştırıldığında kesin olarak bilinmemekle beraber, birçok fikirlerin ileriye sürülmüştür.  Bunlar arasında da akla en yakın olan ise, sapına bağlanan perdelerden Bağlama denmiş olabileceği düşüncesi ağırlık kazanmaktadır. Kopuzun önceleri sapında perde olmayışı, daha sonra perde bağlanması bu savı destekler niteliktedir.  Kopuz olarak bilindiği devirlerde, gerekse bağlama olarak çalındığı dönemlerde, kutsal bir alet gibi sevgi ve saygı görmüştür. Öpüp başa konulmuş, ondan sonra çalınmış evlerin en güzel köşelerine asılmış, çalanlara da büyük saygı duyulmuştur.

Kaynak : İsmek